Geçen hafta çekimlerini yaptığımız “Bahar Yıldırım ile Kurumsal Eğitim Dünyası” programı bugün saat 17:05’te ST Endüstri Radyo kanallarından yayınlanacak.
Bahar Yıldırım ile yaptığım 45 dakikalık sohbette yine olmazsa olmaz, insana, hayata ve kurumsal yaşama bütünsel baktık ve hepsine değindik. Bireysel dönüşüm yolculuğumdan bahsederken bir yandan da, bireyin ve kurumların dönüşümüne değindim.
İçerik Başlıkları
ToggleDönüşüm Nedir
Dönüşüm, olduğundan başka bir biçime ya da duruma girme, değişme halidir.
Hemen hemen her insan kültürü, insan dönüşümünün sembollerini yaratmıştır. Neredeyse evrensel bir sembol olarak, tırtıldan kelebeğe gerçekleşen dönüşüm kullanılır. İnsanlar için de, fiziksel, mental, ruhsal dönüşüm mümkündür. Ruh, beden ve zihinden oluşan insanın da içinde yaşadığı dünyanın ve özellikle toplumun koşullarının etkisi altında dönüşmesi gerekir.
Bir yandan değişim & dönüşüm psikolojisi ve bireysel dönüşüm, birçok insan için hayati bir endişe konusu olmakla beraber diğer yandan birçok kişi de bunun mümkün olup olmadığını merak etmekte ve sormaktadırlar: Bu mümkün mü? O zaman sizlere yüksek sesle diyeceğim ki: EVET. MÜMKÜNDÜR.
Özellikle X kuşağı olarak, bizler eğer dönüşmeseydik, ayakta ve hayatta kalamazdık.
Jung’un da tanımladığı gibi boşanma, yakın bir sevilen birinin ölümü, sağlık sorunu veya yaşamı değiştiren toplumsal krizler gibi büyük yaşam geçişleri, insanları daha derin bir anlayış düzeyine veya hayata karşı yenilenmiş bir bakış açısı aramaya itici güç teşkil etmiştir.
X Kuşağınının Yaşadıkları
Bir X kuşağı kadın olarak onca yaşadığım ve biriktirdiğim, kendi tecrübelerimden baktığımda insan, bireysel ve kurumsal yaşam hepsi bir bütünün parçaları. Baktığımda bu üç bilinmeyenli denklemi çözmek için kullandığım üç formülüm var. İnsana, yaşama ve şirketlere de çok boyutlu bakıyorum ve öyle olduklarını da biliyorum artık.
Tek bir çerçeveden baksaydım ve sadece bize okullarda öğretilen, o sınırlı bilgiler ile yola devam etseydim, bugün VAR olmazdım, olamazdım. X kuşağı olan ve hayatında çoğunlukla gerek kadın girişimci, gerek eğitmen, gerek anne-çalışan-evlat vs. tüm kimliklerinden mücadelesini tek başına vermiş biri olarak hayatta kalabilmek adına tutunabileceğim tek bir şey vardı: Bilginin gücüne olan inancım. Bilgiye tutunarak ayakta kaldım.
Bilmek – Yapabilmek ve Olmak formülü ile tanımladığım dönüşümün ana formülünde, önce öğrenmek için uğraştım. Akabinde düşe – kalka, yanlışlıklarla olsa da YAPABİLMEYİ denedim ve onlarca tecrübelerden sonra, o konuda OLAN oldum. Ancak ondan sonra o konu, ifade vs. geçilince BİLİYORUM diyebildim. Deneyim kazanmak için, korksam da konuların içine kendimi attım Sorumluluklar aldım ve yaptım. Elimden geldiğince yapmaya gayret ettim. Çünkü etrafımda, dış dünyamda yardım – kurtarıcı – destek – çözüm – rehber – yol gösterici vs. amaçlı aradığım, tutunmak istediğim tüm kişi – kurum vs.lerde elim havada kalmıştı. Bu bir yandan normaldi. Neden derseniz, X kuşağı olarak bizlerin yaşadığı kriz ve darbelerden bir kısmını burada sizlerle paylaşırsam:
Krizler
- 1980 sonrası serbest piyasa mekanizmasına dayanan krizler.
- 1982 Bankerler Krizi.
- 1990 Körfez Krizi.
- Nisan 1994 hiper enflasyon krizi.
- 2001 Ekonomik krizi ya da kara Çarşamba krizi.
- 2008 küresel ekonomik kriz
- 2018-2022 döviz ve borç krizi
Darbeler
- Mart.1971 Muhtırası
- Aralık.1979 Muhtırası
- Eylül.1980 Darbesi
- Şubat.1997 post modern darbe
- Nisan.2007 E-Muhtıra
- Temmuz.2016 Askeri darbe girişimi
Bunlara daha sol – sağ çatışmalarını, PKK olaylarını vs.yi eklemedim.
Bu kadar kaotik olayların arasında, bir yandan da kendi kuşağım için geleceğin bilimi, çözümü olan Bilgi Teknolojilerine, BİLGİYE tutunarak ayakta- hayatta ve de tek başıma olarak kaldım.
Tecrübe yediğimiz kazıkların bileşkesiymiş. Kazık, acı, ihanet, başarısızlık, çaresizlik, kayboluşlar, her türden depresyonlar, krizler vs. o kadar çok oldu ki hayatımda, artık bağışıklık ve muhteşem bir TECRÜBE kazandığımı düşünüyorum. Sadece kendim adına ben değil, bizim X kuşağı adına da konuşuyorum. Ayrıca tüm bunların arasından sağ salim ve de dönüşerek çıkabiliyorsanız, güçleniyorsunuz da.
Sonuç olarak,
- Bu kaosların size anlattıklarını görmezseniz
- Yaşamın görünen ve görünmeyen boyutlarının farkına varmazsanız
- İnsana sadece et-kemik ve görünen fiziksel boyutu ile bakarsanız
- İnsanı bir makine gibi görürseniz
- Hayatı sadece 5 duyunuz ile algılarsanız
- Çoğu kişi gibi, iş yaşamına veya yaşama sadece para-para diye ve
- Her konuşana insan diye bakarsanız
- Her bilene inanırsanız
- Kendi içinize hiç bakmaz, güvenmezseniz
- Kendinizi bilmezseniz
- Şirketleri sadece süreçlere bağlı olarak işletirseniz
- Sadece kolları sıvayıp, her şeyiyle işe girişmeyi girişimcilik sayarsanız
O kaoslar içinde kaybolur, sağlığınızı da ve psikolojinizi de bozarsınız.
İşte tüm bunların arkasında bireysel veya kurumsal zihnimizi daha bütünsel kullanmakla, daha çok bilgi ve eğitim ile, aydınlanmakla, cesaretle, insana ve bilgiye birer KAYNAK olarak bakmakla, çözümleri dışarda değil, kendimizde aramakla gelen bir YOL var. Buna yeni bir HAFIZA oluşturmak, yeni bir ZİHİN oluşturmak diyorum.
İster bireysel yeni bir ZİHİN, ister kurumsal yeni bir ZİHİN. Benim için aynı. Yukardan baktığınızda tüm ORMANI görürsünüz. Telaş, zaman baskısı, manipülasyon, yine kaos ve kriz haline sokulursanız ve sizler de bunu kabul ederseniz önünüzdeki ağaçtan başkasını göremezsiniz.
Sonuç olarak dönüşmek ancak yeni bir ZİHİN ile mümkündür!
Dönüşüm Doktoru Ne Yapar
İster bireysel, ister kurumsal bir hafıza oluşturmanın bir formülü vardır. Bu da veri sahibi olmak, yani bilgi edinmekle başlar. O bilgiyi hayatımıza ve hayatımız içinde farklı yerlerde aynı bilgiyi kullandıkça bir enformasyona dönüşür. Yani bir ANLAM kazanır. Bir örnek verirsem, herkesin sadece para ile çözülebileceğini düşündüğü bir çok konuyu bilgim ile çözmüşümdür. Para ile çözmek en kolayı ama bizler gibi krizlerin çocukları parasız çözümler de üretmek zorundaydık. Sözgelimi para ile ilerleyemediğim noktalarda ya barter usulü ilerlemişimdir ya da bileni bilip-bulup satın alamadığım şeyi kendim yapmayı denemişimdir.
Dolayısıyla dönüşmek için önce elinizdeki veri kaynaklarını biliyor olmanız gerekmektedir. Yani
- Aşama: Bilmek, veri toplamak
- Aşama bu verileri, başka verilerle entegre etmek: Şirket yaşamından bir örnek verirsek, ürün satış bilgisini, maliyet bilgisi ile entegre ederseniz, KARLILIK ENFORMASYONUNA sahip oluruz. Bireysel hayatlarımızda da verdiğimiz zamana karşılık aldığımız ve kazandığımız, kendimize kattığımız DEĞERLERİMİZ nedir?
- Aşama: HAFIZA. Ben yukardaki şekilde en üstteki kısmı HAFIZA olarak tanımlıyorum. Bakın bireysel veya kurumsal bakın. Seneler içinde biriktirdiğimiz enformasyonlarımız, bizlerin HAFIZALARINI yani TECRÜBELERİNİ oluşturur. Bu çok değerli bir VERİ TABANIDIR. Dönüşüm işte bu veri tabanı kullanılarak yapılır.
İşte sonrasında, yani yıllar içinde biriktirdiğiniz bu bilgi birikiminizi yani HAFIZANIZI insan ve şirketlerin 3 boyutu üzerinde doğru şekilde kullandığınızda dönüşüm gerçekleşir.
İnsanın 3 Boyutu ya da Bileşeni
- Fiziksel,
- Mental (duygu ve düşünceleri) ve
- Ruhsal boyutları ile
Şirketlerin 3 Boyutu ya da Bileşeni
- Süreçleri
- İnsan kaynağı ve
- Bilgi teknolojileri boyutudur.
Ve işte Dönüşüm Doktoru da, insanlara veya şirketlere, her türlü risk karşısında GÜÇLÜ bir şekilde AYAKTA kalması için gerekli olan REÇETELERİ yazar!
Yönetim & Dijital Dönüşüm Danışmanlığı ve Eğitimlerim hakkında bilgi almak ve toplantı planlamak için tıklayın!