İletişim Yönetimi İçeriği:
- İletişim Nedir?
- İletişimin Nörofizyolojisi
- Zihin Haritalarımız
- Düşünce – Duygu ve
- Davranış Tutarlılığı
- İletişimde Temel İlkeler
- İnsanların 10 Ortak Özelliği
- İletişimin Bileşenleri
- Kalibrasyon ve Meta Modeller
- Empatik Dinleme
- Algının Yönetimi
- Anla – Dinle – Yönet Taktikleri
İletişim Yönetimi Eğitim Kazanımı:
Programlanmış bilinç altı kayıtlara göre otomatikman sürdürülen iletişimden, yeniden yapılan bir zihin programlama sayesinde bilinçli farkındalıkla yürütülen empatik bir iletişime geçiş sağlanır.
İletişim Yönetimi Eğitim Amacı:
İnsan yaşamının temelini oluşturan iletişimin ardındaki bilinçaltı programların, yaşam haritalarının farkına vararak, önce kendimize ve sonra başkalarına karşı empatik bir dinleyici haline gelmek.
Konu ile ilgili olarak Neden İletişim Kuramıyoruz yazısını mutlaka okuyunuz!
Bilgi ve Teklif Almak İçin:
Lütfen aşağıdaki formu doldurunuz, size en kısa sürede dönüş yapacağım
İletişim Yazılımımız
Nasıl okuma – yazmayı öğreniyorsak, esasında iletişim kurmayı da öğreniyoruz. Bugün Siri – Alexa gibi yapay zekaya bile iletişimi öğrettiysek, şunu bilmemiz lazım ki hep dediğim gibi bu iletişim konusu da bir yazılım.
Peki bu iletişim yazılımımız nasıl oluşuyor?
Beyini modelleyip bilgisayarlar ürettik. Beynin nesini modelledik denirse, nörofizyolojik yapısını ve çalışma şeklini modelledik.
İletişimimiz ve Beynimiz Arasındaki İlişki
Var olduğumuzdan beri bizi diğer canlılardan ayıran, beynimize baktığımızda beynimizin 3 (üç) katmandan oluştuğunu görürüz.
- Sürüngen beyin (Reptil beyin)
- Limbik sistem ya da Duygusal beyin de diyebiliriz. (Orta beyin)
- Neokorteks (Üst beyin)
Fonksiyonlarına baktığımızda ise:
İletişim ve Sürüngen Beyin
Beynimizin en alt kısmında, ense köküne yakın bir yerdedir. Sürüngenlerde de vardır. Hayatımızı sürdürmekle ilgili temel görevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Yemek, içmek, barınmak, hormonların – organları çalışması, kontrolü vb yaşamsal birçok şey buradan kontrol edilir ve yönetilir. Otonom sinir siteminin yönetimi de ayrıca buradan yapılır. Sadece hayatta kalmakla ilgilenir. Evrimsel gelişimimizden bu yana var olduğu için, kültürden kültüre birçok şey değişse de, sürüngen beynin fonksiyonları her kültürde aynıdır. Düşünemez, öğrenemez. Tamamen güdülerle hareket eder. Sürüngen beyin de herşey, “iyi-kötü” – “siyah – beyaz”, “yeterli – yetersiz”, “az-çok” vb varlığı sürdürebilecek kadar olan olanaklarla ilgilenir. Duyguların, mutluluğun ne demek olduğunu bilmez. “En azından şuna sahibim” şeklinde, var olmaya yetecek temel ihtiyaçla ilgilenir. Sadece hayatta kalmak ile ilgilenen bu beynimiz, hayatımızda otorite haline gelirse çuvallarız.
İletişimimiz ve Duygusal Beyin
Sürüngen beyni sarmalayan ikinci bölümdür. Memelilerin %98’inde vardır. Burası duyguların işlendiği, toplandığı bölümdür. Yaşamdaki tüm anılarımız burada toplanır. Planlama yapamaz, geleceği oluşturamaz, alternatifleri görmez. Burası “An”da yaşar. Acı, sevgi, korku, endişe, aşk vb duygular burada çalışır. Sürüngen beyin ve duygusal beynin birbiri ile iletişimi çok güçlüdür. Eğer üst beynimizi yani neokorteksi devreye alamazsak çoğunlukla kararlarımızı duygularımızla alırız. O yüzden tüm nöropazarlama da bu duyguları yönetecek tekniklere odaklanmıştır.
İletişim ve Üs Beyin (Neokorteks)
Bizi diğer memelilerden ayıran kısımdır. Mantık beynidir. Algılanana ince ayar yapmak, hissedilene düşünceyi eklemak, sanatı, medeniyet, planlama ve strateji, çözüm alternatifleri oluşturma, sorgulamak, keşfetmek, yazı yazmak – okumak başlıkça özellikleri arasındadır. Beynimizin bu üç kısmı hiçbir zaman tek başına çalışmazlar. Sürekli birbirleri ile etkileşim halindedirler. Üst beyne sahip bir varlık olarak kendimizi diğer memeli canlılardan ayıran en önemli özelliğimizin farkında olmamız ve bunu kullanmamız gerekiyor. Geleceğe ait seçenekler yaratmamıza, hayaller kurmamıza, hedefler belirlememize rağmen değişimlerden hoşlanmayan duygusal ve sürüngen beynimiz sürekli buna engel olmaya çalışacaktır. İşte o anda bunu fark edip, kontrolü üst beynimiz ile ele alabilmek gerekir. Aksi taktirde zaten biz beynimizi değil, beynimiz bizi kullanıyordur. Yani kontrol onun elindedir. Kontrolü sadece insan da olan bu üst beynimiz ile ele aldığımızda işte o zaman hayatımızda mucizevi gelişim ve değişimler olmaya başlar.
Bilinçaltımızın derin sularındaki iç güdü ve duygularımızın başıboş dolaşmasına engel olur, bunlara düşüncelerimiz yani üst beynimiz ile yön verir, etkin şekilde kullanır, zihnimizi istediğimiz gibi programlarız. Yeterki gerekli olan farkındalık, güç ve cesarete sahip olalım.
Yaşadığımız sürece tüm hayatı beynimizdeki bu işleyişe göre yaşar, iletişimlerimizi de yine aynı şekilde beynimizdeki bu işleyişe göre kurarız.
Beyin – bilgisayar benzerliğinden baktığımızda ise, sürüngen beynimizin bir CPU (Merkezi işlem birimi), duygusal beynimizin bir hard disk ve üst beynimizin ise bir uygulama – yazılım (aplikasyon) gibi çalıştığını görürüz. Aynen telefonlara yüklediğimiz yazılımlar gibi.
Sonuç olarak diyorum ki, o zaman önce beynimizi tanır ve bu üst beynimizdeki yazılımı farkındalıkla değiştirirsek, hayatımız değişir. Unutmayın, kişilik bir yazılımdır ve biz insanlar istersek bu kişiliklerimizi %100 değiştirme gücüne sahibiz.